omerbey omerbey
Large toggle button
Previous track button Next track button
Small toggle button
@omer.jsx
Front End Developer Ama öyle böyle değil

Featured

[Featured][recentbylabel]

Featured

[Featured][recentbylabel]

23 Nisan 2024 Salı

Battle of Alesia


M.Ö 51 yılında bugünün Fransa sınırları içerisinde gerçekleşecek olacak savaşımızın bir tarafında Galyalılar diğer tarafta ise Roma lejyonları yer alıyordu. Dönemin üçlü yönetiminden birisi olan Sezar Galyalıların sürekli roma sınırları içerisine müdahalesine kökten çözüm bulmak istiyordu. Galya kabilelerin lideri olan Vercingetorix stratejik olarak güçlü bir konumda olan Alesia üzerinden romalılara karşı saldırıları yönetmekteydi. Alesia kendi içerisinde toplam 80 bin Galyalıyı bulunduruyordu. Galyalılar ile olan savaşı kazanmanın en iyi yönteminin bu şehri kuşatmak olduğunu düşünen Sezar, dönemin en disiplinli askeri gücüne sahipti. Lejyonlarına verdiği emirle birlikte şehrin etrafına bir kuşatma duvarı örüp hemen önüne çeşitli tuzaklar kurdu. Lejyonların disiplini sayesinde çok kısa sürede örülen bu duvar sonrası Galya lideri Vercingetorix'i adeta bir ölüm sessizliği bürümüştü. 


Sezar içerisinde binlerce askerin bulunduğu bu şehri çepeçevre sarmıştı. Galya liderinin bir süre sonra bu kadar askeri ve halkı doyuramayacağını biliyordu ve beklemeye başladı. Gerçekten de öyle olmuştu ki Vercingetorix şehir içerisindeki kadın ve çocukları kalenin içerisinden Roma lejyonlarına doğru sürdü ancak. Sezar o kadar gaddardı ki bu esir olacak insanları dahi kabul etmedi ve Sezar ve Vercingetorix arasında kalan Galya kadın ve çocukları bir süre sonra tekrar kale içerisine alındı. Vercingetorix iyi süvarilere sahipti. Bir gece güzel bir plan kurmuştu ve tüm süvarilerini tek bir noktadan ilerletip orayı delerek çemberi kıracak bir hamle yaptı. Bu hamle sonrası kuşatma duvarını delen süvariler hızla ilerleyip karanlığın içinde kayboldular. Roma lejyonları bu duruma şaşkın bir şekilde baktılar ancak Sezar giden süvarilerin yardım çağırısında bulunacağını düşünmüştü ve kuşatma duvarının arkasına bir duvar daha örme kararı aldı. Ancak bunu galyalılara yardım gelmeden önce yapmalıydı. Lejyonerlerin disiplini sayesinde Sezar bu duvarı da kısa sürede tamamladı. Artık içerde Alesia kalesi dışında bir kuşatma çemberi hemen arkasında lejyonlar onun da arkasında bir duvar daha. Sezar beklemeye devam ederken tahmini doğru çıkmıştı ve giden süvariler diğer Galya kabilelerine durumu ulaştırmıştı.
 Sezar üzerine binlerce Galyalının geldiği haberini almıştı. Ve yalnızca savaşa gerçekten katılırken giydiği kırmızı pelerinini giyip ordusuyla birlikte savaşmıştı. Savaşın seyri boyunca Romalılar ve Galyalılar arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. Romalılar kuşatma duvarlarını inşa etmek ve savunma hatlarını güçlendirmek için yoğun çalışmalar yürüttüler. Aynı zamanda dışarıdaki Galyalı kabileler de Vercingetorix'e yardım etmek için Romalılarla çatışmaya girdiler. Ne kadar Roma lejyonları çok disiplinli ve iyi teçhizatlara sahip olasalar da yüklü miktarda kayıp verdiler. Sonunda Alesia şehri açlık ve kuşatma altındaki baskı sonucunda teslim oldu. Vercingetorix, Romalılara karşı kaybetti ve Sezara teslim oldu. Galya'nın Romalılar tarafından fethedilmesi kaçınılmaz hale geldi. Bu savaş, Galya'nın Romalılar tarafından kesin olarak kontrol altına alınmasında ve Sezar'ın Roma üzerindeki gücünün artmasında önemli bir dönüm noktasıydı. 

18 Nisan 2024 Perşembe

Kleopatra mı?

Tarihin en güçlü kraliçesi. Mısırın son firavunu. Yunannn, Yılannnn..

Özünde Yunan olan Mısır halkının da sorgusuz sualsiz oğlum biz esmeriz bu kadın beyaz bizden değil ama bizi yönetiyor demeyip cazibesine kapıldığı kraliçemiz tam 9 dilde ustaydı. Öyle ki kendinden önceki aile büyüklerinin aksine o bu 9 dil arasına antik Mısır dilini de eklemişti. Bu dili kullanarak yerli halkın içine giriyor onlarla konuşuyordu. Kleopatra'nın Babası Ptolemaus onun mısır halkından biriyle değil kendi soyundan olan kardeşleriyle evli olmasını istiyordu. Nitekim 12. kardeşiyle evli olan kraliçemiz mısır halkına gerçekten iyi bir refah sağlamıştı ve halkın sevgisini kazanmıştı. Zamanla sezarla dedikoduları çıktığı için Kleopatrayı 12. kardeşi suriyeye şutlamıştı. Ancak Kleopatra kadın kelimesinin vücut bulmuş hali olduğundan intikam için Sezar'ın da desteğiyle ona inanan bir grupla kardeşini katledip 13. kardeşiyle evlenerek tekrar Mısır'ın başına geçmişti. Bir tarafta roma ile birleşip dünyaya hükmetmek isteyen Kleopatra diğer tarafta içten içe Mısır'a hükmetmek isteyen askerlik yapmamasına rağmen efsane bir general olan Gaius Julius Caesar vardı. Burası uzun hikaye Kleopatra Sezar'ı kendine aşık etmişti ve gayri resmi bir ilişki yaşıyordu ancak iki tarafta birbirini aslında çıkarı için kullanmayı planlıyordu(iddia) ve burdan da gayriresmi bir çocuk(sezar isimli) meydana gelmişti.


 Roma'da yönetim üç kişi ve yanlarında senax(yaşlılar) kelimesinden türeyen senato ile sağlanıyordu. Olağanüstü dönemlerde bir yönetici kendini diktatör ilan edip yönetimi ele alabiliyordu ancak sezar bu işin suyunu çıkarmıştı öyle ki bütün gücü elinde uzun süredir tutuyordu ve tutmaya devam etmek istediğinden son senatosunda hepimizin bildiği "sen de mi brütüs?" diyerek senato üyeleri tarafından aldığı bıçak darbeleriyle yaşamını yitirmişti. 

Dedik ya Roma'da üçlü yönetim söz konusu. Bu olay sırasında bizim yakışıklı delikanlimiz Marcus Antonius da bu üçlü yöneticiden biriydi. Arkadaşımız rahat durmuyor ve hemen Mısır'a Kleopatrayı görmeye gidiyor. Aman kızımız bu arkadaşı öyle bir ağırlıyor ki bizimkinin ağzının suyu akıveriyor. Zaten hanımefendi kendini geliştirmiş kıvrak bir zekaya sahip üstüne bir de güzel olunca Marcus'un nabiz 180. İddialara göre Kleopatra ona güzel bir şarap ismarliyor ve tacından aldığı çiçeği şarabın içine atıyor. Tam Marcus bunu içecekken dur diyor. O çiçekte zehir var ben seni zehirleyebilirdim ama yapmadım. 

Sağ ol ya!

Aslında burda senden hoşlandım sana güveniyorum imajı veren Kleopatra, Marcus'u adeta mest ediyor. Bu gelişmeler sonucunda Mısır'ın son firevunu Kleopatra ile bir ilişki yaşayan Marcus, Mersin Tarsus mu Mısır mı derken kendini gelin tarafının evinde buluyor. Marcus üçlü yönetimden biriydi hâliyle elindeki gücün bir kısmını Kleopatra ve onun zevklerine harcayınca halk isyan etti yönetim sıkıntıya girdi ve bu Marcus hain ilan edildi. Üçlü yönetimin diğer bir lideri Octavian Mısır'a bir savaş açınca Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı ve ikisi de farklı zamanlarda intihar etti. Sezar ölmüştü, Marcus Antonius ölmüştü ve geriye tek bir yönetici kalmıştı. Roma cumhuriyetten imparatorluğa bu adamla geçmişti ve tahta oturduğunda tarih sayfalarına romanın ilk imparatoru olarak yazılmıştı. Kendine Augustus ünvanını veren bu kişi üçlü yönetimin son adamı Roma'nın batısının hükümdarı Octavian'dan başkası değildi.

1 Mart 2024 Cuma

Bakmayın

 

Bir kişi size gerçekte kim olduğunu son anlarında gösterir. Gölgelerin tamamına yakını eski deniz piyadeleriydi bu yüzden yüzbaşı price'ın onu yere bırakması bile çok hassas bir şekilde gerçekleşti.  

Eğer insanları öldürmek istiyorsanız asla gözünün içine bakmayın Bu sizi sonsuza kadar rahatsız edecek.

21 Ağustos 2021 Cumartesi

Battle of Britain


 1940 temmuz aylarında bir tarafta çok hızlı bir şekilde Paris'e girip gözünü sovyetlere çevirecekken Britanya gibi bir tehditle barış isteyen ama başaramayan Nazi Almanyası diğer tarafta Hitler'in onca çabasına rağmen barış istemeyen daha doğrusu Hitler'in barışını istemeyen bir Britanya. 
 




Paris'e Blitzkrieg olarak bilinen saldırı ile çok hızlı bir şekilde girmiş Nazi almanyası Britanya'ya denizden çıkarma yapmalıydı zira dönemin Britanya başbakanı Winston Churchill barışçıl değildi ve enterasan bir şekilde dünyada sakinliği ve sabrıyla bilinen ingiliz vatandaşları da başkandan yanaydı Savaşın gerçeklerini her iktidar bilir peki bir iktidar neden barış istemez? Başkan hitlere verilecek herhangi bir taviz sonrası sürekli yara alacağını bilyordu ambarda bir fare ekin çuvalını deliyor ve günden güne çuvaldaki ekin sayısını azaltıyor

İçten içe Britanya hayranı olan Hitler'in eninde sonunda gözü bu ülkeye çevrilecekti ancak parisi çok hızlı bir şekilde alan Naziler britanya'yla gerçek anlamda bir savaş istemiyordu şey gibi düşünelim bir anda çok zengin oldunuz istediğiniz arabaya sahipsiniz istediğiniz yaşam elinizde ve artık burada sefa sürmek kalmış fakat yine de bir boşluk içindesiniz çünkü ne yapacağınızı bilmiyorsunuz her şey elinizde işte Naziler'in Avrupa'daki durumu buydu


Hızlı saldırıları, Messerschmitt 109 uçakları ile meşhur alman hava filosu Luftwaffe alman deniz kuvvetleriyle birlikte çıkarma yapmalıydı ancak uçak üretiminde hızlı, gelişmiş bir sanayiye sahip ingiltere daha fazla uçakla karşılık veriyor üstüne daha önce var olmamış bir radar sistemi ile düşman saldırı uçaklarının sayısını ve yerini veriyordu geriye kalan ise Britanya hava filosu RAF'ın buna karşılık vermesi oluyordu her saldırıda çok daha büyük bir zaiyatla dönen alman hava kuvvetleri istihbaharattaki kasti polyannacılar yüzünden iyi durumda olunduğunu düşman kuvvetlerinin çok daha fazla zaiyat aldığı haberini ön plana koyuyordu britanyadaki hava alanları bombalanmıştı britanya'nın zor durumda olduğu düşünülüyordu düşünülmesine ama ingilizler yalnızca 24 saat içinde tüm pistleri tekrar kullanılabilir vaziyete getirmişlerdi kaybedilen uçakların yerine çok hızlı bir şekilde yeni uçaklar üretiyorlardı.  

Yazmaya devam edeceğim

13 Mart 2021 Cumartesi

Tek bir şey!


En çokta uzaklarda olmak dokunur tenimize, bizi en çok sevdiğimizden ayrı kalmak üşütür. Ancak içimizi ısıtan bir şey var! Bu tepeleri aşmamızı bu yollarda yorulmamamızı sağlayan tek bir şey! 

Okulun ilk senesi daha henüz tanımadığı o yüzler için gerektiğinde canını seve seve vermeye yemin etmiş silah arkadaşlarımız! 

15 Kasım 2020 Pazar

Kardeşimin Hikayesi'nden

 


Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!”


İnsan, kendine kurallar koyulan bir hayvan gibi her duruma alışıyor.

13 Kasım 2020 Cuma

Mühendis



Okudukça bir tahtadaki yazı gibi geçmişimi; her satırda senin ismini arıyorum, bulamıyorum. Bir su, düğümlenen boğazımda. Açması gereken dehlize takılıyor ve arındırmayı düğüm çözmeyi unutmuş gibi orada bekliyor, boğuyor bedenimi. İçimdeki yangını söndürmek yerine daha da alevlendiriyor. Maddesindeki o sert yakıcılığını kullanıyor. Gözyaşlarım bir deniz gibi kuruyor, çekiliyor sessiz sessiz. İçimde bir öfke! ya sonraki gece? Çöl kadar kurak gözlerim. Kaçmış gözyaşlarım ve bedenim ar etmiş ruhumdan. İsmini yazmaya çalışırken kırılıyor tebeşirlerim, kalbimden vücuduma kanlar arşınlandıkça anlatmıyor susuyor esirlerim. Bağırıyorum, söylemiyorlar onlar bir cellatlar ölüm sessizliği. Dört köşeli odamda cevelan ederken düşünüyorum. Ne kadar iyi bir mühendissem o kadar güzel hapsetmişim sensizliği.

Engereğin Gözündeki Kamaşma'dan


"Babil'de azgınlaşmış insanoğlunun işlediği günahlardan yaka silken melekler Allah'ın huzuruna çıkıp insanları şikâyet etmişler, yüce Tanrı'nın onları cezalandırmasını istemişler. Allah, insanlara verilmiş olan hırs ve nefse dayalı tabiatın meleklerde olmadığını, olsaydı onların da günah işleyeceğini söyleyince itiraz etmiş ve 'Hâşâ Allahım!' demişler, 'Biz olsak günah işlemezdik.' "

"Allah, onlara yanıldıklarını, hırs ve nefsin çok kuvvetli olduğunu ve yeryüzünde insanları baştan çıkaracak türlü güzelliklerin bulunduğunu anlatmaya çalışmış, ama ne kadar anlattıysa da saf melekleri bu işe inandıramamış.

"Bunun üzerine iradesine en güvendikleri iki meleği seçmelerini istemiş ve onlar Harut ile Marut'u seçmişler ve Allah bunları sınamak üzere Babil'e göndermiş.

"Harut ile Marut gündüzleri Babil şehrinde icrayı hükümet eder, geceleri de İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkarlarmış.

"Kimse onların melek olduğunun farkında değilmiş ve azgın Babil halkı, gündüz adalet dağıtan meleklerin, geceleri, İsmi-i Azam duası okuyarak gökyüzüne çıktığını bilmiyormuş.

"Harut ve Marut adlı melekler, ilk günler hiç günah işlememişler.
"Birer su damlası kadar temiz ve berrak yaşamışlar; ellerini, gönüllerini ve zihinlerini harama uzatmamışlar.

"Taa ki Zühre gelene kadar...

"Bir gün Zühre adlı, yakıcı güzellikte bir kadın çıkagelmiş ve kocasından boşanmak istediğini söylemiş. Gözlerinde yıldızlar uçuşan, parlak siyah saçları dalga dalga beline dökülen ve görenlerde dalından koparılmış sulu bir elma gibi kütür kütür dişleme isteği uyandıran esmer tenli bir güzelmiş Zühre.
"Gözlerinin geçici körlükle kararmasını göze almayan hiç kimse, Zühre'nin yüzüne uzun süre bakamazmış. "Harut ile Marut bir görüşte vurulmuşlar kadına. Yüreklerini yakıcı bir sevda kavurur olmuş. İkisi birden kadınla yatmak istemişler. Kadına yalvarıp yakarıyorlarmış, ama Zühre razı olmamış; önce dileklerini yerine getirmelerini emretmiş. "Harut ile Marut'un şarap içmelerini ve puta tapmalarını teklif etmiş. Kadının aşkından başı dönmüş olan melekler onun her dediğini kabul etmiş, şarap içip putlara tapmaya başlamışlar. Kadın gene teslim olmamış ve her gece göğe çıkarken okudukları duayı öğretmelerini buyurmuş. Bunu da söylemişler ve Zühre İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkınca ulu Tanrı onu bir yıldız yapıp gökyüzüne asıvermiş. İşte geceleri mülkünüzün üzerinde parlayan Zühre yıldızı, melekleri aldatan o güzel kadındır "Kadın kaybolunca melekler ne günah işlediklerini anlayıp pişman olmuşlar ve İdris Peygamber'e başvurup günahlarının bağışlanması için yalvarmışlar. Yüce Allah dualarını kabul etmiş ama dünya ve ahret azaplarından birini tercih etmelerini istemiş. Melekler dünya azabını tercih etmişler. Yüce Allah da onların Babil'deki bir kuyuya baş aşağı asılıp, kıyamet gününe kadar azap çekmelerini buyurmuş. O tarihten beri Harut ile Marut bir kuyuda ters asılmış olarak kıyamet gününü bekler dururlarmış."

9 Kasım 2020 Pazartesi

Neden Onu Tanımalısın?



Var  olan tüm maddeler için geçerli olan "Tanrısal Parça" düşüncesiyle aslında tarafımız çoktan belirlenmiş

"ben balçıktan bir insan yaratacağım; ona en uygun biçimi verip kendi ruhumdan kattığım zaman onun önünde yere kapanın!" SÂD 38:71 

Tanrısal bir parçadan oluştuğumuza göre tanrısal özellikler taşımamızda mümkündür. Bu yazımda değinmek istediğim özellik ise bilinme arzusudur. Bir başkası tarafından bilinme, bilinmek için arzu edilebilir hale gelme arzusu. Alelade Dünya'ya biri gelir bir odada her yeri ezberler ve bir kez onu dışarıya attığınızda sürekli dışarı gitmek ister. Gezmek ister, bilinme arzusu ile oluşturulmuş bu evreni keşfetmek, birileri tarafından keşif edilmek ister çünkü kapının çıkışında onu sadece tabiat beklemeyecek, milyarlarca insan da bekleyecektir. İnsan insanı keşfetmelidir. Yüz hatlarını ezberlemeli, konuşmasını kulaklarına nakşetmeli, duygularını hissetmeli hatta  kokusunu bir daha unutmamak için defalarca içine çekmelidir. İçimizdeki ruh depreştiğinde kimi zaman ayakkabılarımızı giyip yanlış şehirlere giden trenlere bineriz,  bazense oturduğumuz yerde yanlış bir yazıyı okuruz doğru telkinlerle yanlış insana doğru istemeyerekte olsa adım adım koşarız. Nihayetinde biriyle tanıştığımızda bitmek bilmeyen, geceleri uyutmayan o ilk günkü yazışma aslında karşımızdaki kişiyi ezberleme sürecimizin en önemli adımıdır. Ve bir zaman sonra tamamen ezberlendiğinde biz artık yeni keşifler yapmak isteriz çünkü bu oda ezberlenmiş bu kapıdan bu kalpten çıkıp gitme farklı dünyalar farklı insanlar keşfetme arzusu yüreğimize nakşolmuştur. 

Ezberlenme! yaşadığımız hayat birazda satranç gibi ikinci adımını kimse tahmin edemesin, farklı ol ama ruhsal anlamda, mutlu ol, yeni kitaplar, aşağıdaki videodaki kadar YEPYENİ insanlar tanı hatta bu insanlar o kadar yeni olsun ki doğum günleri bugün olsun; Benim gibi.. Çünkü seni tanıdıklarında yeniden doğacaklar. 

Ve gülümsemeyi unutma :)


1 Kasım 2020 Pazar

Yanış

 Hangi yaraya merhem olduğumu bilmeden

Daha siyah bulutlara yürüyorum

Gökyüzünde bir yerde

Canımın yanmasından hissediyorsundur

Sürekli birine çarpıyorum 

Yıldırımlar düşüyor

 dallarımın üzerine 

Harlanıyor rüzgarla birlikte ateşim

Etrafım beyaz elbisesini giyerken

Kokunu arıyorum bu soğuk havada 

Şu kar tanesi getirecek mi kokunu?

Ya yaprağı sıksam verecek mi gözlerinin rengini?

Ve bulutlar çekilse gülecek mi güneş senin gibi?

Bir adım daha atsam bitecek gibi arayışım 

ama nereye gideceğimi bilemediğimden haykırışım. 

Hadi, bir sokak lambası ol bu gece senden öğreneyim kar yağışını

Hadi bir rüzgar ol kar tanelerini dans ettiren

Bir güneş ol bu örtüyü nemlendiren 

Bana bir sözcük ol yanışımı hissettiren

29 Ekim 2020 Perşembe

Karşıdan Karşıya

"ruh asla meleklerin rehberliğinden yoksun değildir"



 Bir akşamüstü ağlamak için bir mezar taşını seçenlere,

Neden ağladığı sorulmaz.
Bir mermer başında
Tüm nedenler belki de bu kadar cevaplarını beklerken
Susmak damarlarımızda dolaşacak ve taşınan kan
Kalbe yabancı gelecek
Sanki en çok susanın kazanacağı hummalı bir yarış gibi
Tek konuşan elini dokundurduğun mermer ve
Her mevsim neden soğuk olduğunu
İtinayla,bıkmadan her gelişinde fısıldar sana.
Aynı kelimeyi kurar
Duyarsın
Duyarsın
Duyarsın
En çok orda sağır olmak isterken dünyaya
Lügatinden bir safra gibi atamadığın o kelime 
Bir kez daha mühürlenir
Mezar taşları özlemeyi fısıldar ve  onu duyan düşmesin diye 
Her zaman yanında oturulacak bir yeri vardır.
Adeta göz göze gelmemeye çalışarak
En çok kaçabildiğin yere,göğe bakıp
Ciğerlerine ilk aldığın nefes gibi yakıcı bir nefes,
Akşamüstü ağırlığından kurtarabilir mi şimdi seni?
  
                                                                

                                                           


18 Ekim 2020 Pazar

Gazap Üzümleri'nden

 

"Herifleri minnet altında bırak. Bırak, zamanını alsınlar. Zamanını aldıklarını onlara unutturmamaya bak. İnsanlar genellikle iyidirler. Seni ziyana sokmak istemezler. Sen önce kendini ziyana soktur, sonra da sen onları ziyana sokarsın."



"Ve sen, senden daha iyi olan bir şeyi yok etmişsindir... Ve onu yok etmek seni sevindirmez, çünkü sen böylece, kendi içindeki bir şeyi de yok etmişsindir, artık onu yerine koyamazsın."

Featured

[Featured][recentbylabel2]

Featured

[Featured][recentbylabel2]

Beni Takip Et



Copyright© omerbey.life All rights reserved