Featured
Featured
23 Nisan 2024 Salı
18 Nisan 2024 Perşembe
Kleopatra mı?
Tarihin en güçlü kraliçesi. Mısırın son firavunu. Yunannn, Yılannnn..
Özünde Yunan olan Mısır halkının da sorgusuz sualsiz oğlum biz esmeriz bu kadın beyaz bizden değil ama bizi yönetiyor demeyip cazibesine kapıldığı kraliçemiz tam 9 dilde ustaydı. Öyle ki kendinden önceki aile büyüklerinin aksine o bu 9 dil arasına antik Mısır dilini de eklemişti. Bu dili kullanarak yerli halkın içine giriyor onlarla konuşuyordu. Kleopatra'nın Babası Ptolemaus onun mısır halkından biriyle değil kendi soyundan olan kardeşleriyle evli olmasını istiyordu. Nitekim 12. kardeşiyle evli olan kraliçemiz mısır halkına gerçekten iyi bir refah sağlamıştı ve halkın sevgisini kazanmıştı. Zamanla sezarla dedikoduları çıktığı için Kleopatrayı 12. kardeşi suriyeye şutlamıştı. Ancak Kleopatra kadın kelimesinin vücut bulmuş hali olduğundan intikam için Sezar'ın da desteğiyle ona inanan bir grupla kardeşini katledip 13. kardeşiyle evlenerek tekrar Mısır'ın başına geçmişti. Bir tarafta roma ile birleşip dünyaya hükmetmek isteyen Kleopatra diğer tarafta içten içe Mısır'a hükmetmek isteyen askerlik yapmamasına rağmen efsane bir general olan Gaius Julius Caesar vardı. Burası uzun hikaye Kleopatra Sezar'ı kendine aşık etmişti ve gayri resmi bir ilişki yaşıyordu ancak iki tarafta birbirini aslında çıkarı için kullanmayı planlıyordu(iddia) ve burdan da gayriresmi bir çocuk(sezar isimli) meydana gelmişti.
Roma'da yönetim üç kişi ve yanlarında senax(yaşlılar) kelimesinden türeyen senato ile sağlanıyordu. Olağanüstü dönemlerde bir yönetici kendini diktatör ilan edip yönetimi ele alabiliyordu ancak sezar bu işin suyunu çıkarmıştı öyle ki bütün gücü elinde uzun süredir tutuyordu ve tutmaya devam etmek istediğinden son senatosunda hepimizin bildiği "sen de mi brütüs?" diyerek senato üyeleri tarafından aldığı bıçak darbeleriyle yaşamını yitirmişti.
Dedik ya Roma'da üçlü yönetim söz konusu. Bu olay sırasında bizim yakışıklı delikanlimiz Marcus Antonius da bu üçlü yöneticiden biriydi. Arkadaşımız rahat durmuyor ve hemen Mısır'a Kleopatrayı görmeye gidiyor. Aman kızımız bu arkadaşı öyle bir ağırlıyor ki bizimkinin ağzının suyu akıveriyor. Zaten hanımefendi kendini geliştirmiş kıvrak bir zekaya sahip üstüne bir de güzel olunca Marcus'un nabiz 180. İddialara göre Kleopatra ona güzel bir şarap ismarliyor ve tacından aldığı çiçeği şarabın içine atıyor. Tam Marcus bunu içecekken dur diyor. O çiçekte zehir var ben seni zehirleyebilirdim ama yapmadım.
Sağ ol ya!
Aslında burda senden hoşlandım sana güveniyorum imajı veren Kleopatra, Marcus'u adeta mest ediyor. Bu gelişmeler sonucunda Mısır'ın son firevunu Kleopatra ile bir ilişki yaşayan Marcus, Mersin Tarsus mu Mısır mı derken kendini gelin tarafının evinde buluyor. Marcus üçlü yönetimden biriydi hâliyle elindeki gücün bir kısmını Kleopatra ve onun zevklerine harcayınca halk isyan etti yönetim sıkıntıya girdi ve bu Marcus hain ilan edildi. Üçlü yönetimin diğer bir lideri Octavian Mısır'a bir savaş açınca Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı ve ikisi de farklı zamanlarda intihar etti. Sezar ölmüştü, Marcus Antonius ölmüştü ve geriye tek bir yönetici kalmıştı. Roma cumhuriyetten imparatorluğa bu adamla geçmişti ve tahta oturduğunda tarih sayfalarına romanın ilk imparatoru olarak yazılmıştı. Kendine Augustus ünvanını veren bu kişi üçlü yönetimin son adamı Roma'nın batısının hükümdarı Octavian'dan başkası değildi.
1 Mart 2024 Cuma
Bakmayın
Bir kişi size gerçekte kim olduğunu son anlarında gösterir. Gölgelerin tamamına yakını eski deniz piyadeleriydi bu yüzden yüzbaşı price'ın onu yere bırakması bile çok hassas bir şekilde gerçekleşti.
Eğer insanları öldürmek istiyorsanız asla gözünün içine bakmayın Bu sizi sonsuza kadar rahatsız edecek.21 Ağustos 2021 Cumartesi
Battle of Britain
1940 temmuz aylarında bir tarafta çok hızlı bir şekilde Paris'e girip gözünü sovyetlere çevirecekken Britanya gibi bir tehditle barış isteyen ama başaramayan Nazi Almanyası diğer tarafta Hitler'in onca çabasına rağmen barış istemeyen daha doğrusu Hitler'in barışını istemeyen bir Britanya.
Paris'e Blitzkrieg olarak bilinen saldırı ile çok hızlı bir şekilde girmiş Nazi almanyası Britanya'ya denizden çıkarma yapmalıydı zira dönemin Britanya başbakanı Winston Churchill barışçıl değildi ve enterasan bir şekilde dünyada sakinliği ve sabrıyla bilinen ingiliz vatandaşları da başkandan yanaydı. Savaşın gerçeklerini her iktidar bilir peki bir iktidar neden barış istemez? Başkan hitlere verilecek herhangi bir taviz sonrası sürekli yara alacağını bilyordu ambarda bir fare ekin çuvalını deliyor ve günden güne çuvaldaki ekin sayısını azaltıyor
13 Mart 2021 Cumartesi
Tek bir şey!
Okulun ilk senesi daha henüz tanımadığı o yüzler için gerektiğinde canını seve seve vermeye yemin etmiş silah arkadaşlarımız!
11 Aralık 2020 Cuma
15 Kasım 2020 Pazar
13 Kasım 2020 Cuma
Mühendis
Engereğin Gözündeki Kamaşma'dan
"Allah, onlara yanıldıklarını, hırs ve nefsin çok kuvvetli olduğunu ve yeryüzünde insanları baştan çıkaracak türlü güzelliklerin bulunduğunu anlatmaya çalışmış, ama ne kadar anlattıysa da saf melekleri bu işe inandıramamış.
"Bunun üzerine iradesine en güvendikleri iki meleği seçmelerini istemiş ve onlar Harut ile Marut'u seçmişler ve Allah bunları sınamak üzere Babil'e göndermiş.
"Harut ile Marut gündüzleri Babil şehrinde icrayı hükümet eder, geceleri de İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkarlarmış.
"Kimse onların melek olduğunun farkında değilmiş ve azgın Babil halkı, gündüz adalet dağıtan meleklerin, geceleri, İsmi-i Azam duası okuyarak gökyüzüne çıktığını bilmiyormuş.
"Harut ve Marut adlı melekler, ilk günler hiç günah işlememişler.
"Birer su damlası kadar temiz ve berrak yaşamışlar; ellerini, gönüllerini ve zihinlerini harama uzatmamışlar.
"Taa ki Zühre gelene kadar...
"Bir gün Zühre adlı, yakıcı güzellikte bir kadın çıkagelmiş ve kocasından boşanmak istediğini söylemiş. Gözlerinde yıldızlar uçuşan, parlak siyah saçları dalga dalga beline dökülen ve görenlerde dalından koparılmış sulu bir elma gibi kütür kütür dişleme isteği uyandıran esmer tenli bir güzelmiş Zühre.
"Gözlerinin geçici körlükle kararmasını göze almayan hiç kimse, Zühre'nin yüzüne uzun süre bakamazmış. "Harut ile Marut bir görüşte vurulmuşlar kadına. Yüreklerini yakıcı bir sevda kavurur olmuş. İkisi birden kadınla yatmak istemişler. Kadına yalvarıp yakarıyorlarmış, ama Zühre razı olmamış; önce dileklerini yerine getirmelerini emretmiş. "Harut ile Marut'un şarap içmelerini ve puta tapmalarını teklif etmiş. Kadının aşkından başı dönmüş olan melekler onun her dediğini kabul etmiş, şarap içip putlara tapmaya başlamışlar. Kadın gene teslim olmamış ve her gece göğe çıkarken okudukları duayı öğretmelerini buyurmuş. Bunu da söylemişler ve Zühre İsm-i Azam duasını okuyarak gökyüzüne çıkınca ulu Tanrı onu bir yıldız yapıp gökyüzüne asıvermiş. İşte geceleri mülkünüzün üzerinde parlayan Zühre yıldızı, melekleri aldatan o güzel kadındır "Kadın kaybolunca melekler ne günah işlediklerini anlayıp pişman olmuşlar ve İdris Peygamber'e başvurup günahlarının bağışlanması için yalvarmışlar. Yüce Allah dualarını kabul etmiş ama dünya ve ahret azaplarından birini tercih etmelerini istemiş. Melekler dünya azabını tercih etmişler. Yüce Allah da onların Babil'deki bir kuyuya baş aşağı asılıp, kıyamet gününe kadar azap çekmelerini buyurmuş. O tarihten beri Harut ile Marut bir kuyuda ters asılmış olarak kıyamet gününü bekler dururlarmış."
9 Kasım 2020 Pazartesi
Neden Onu Tanımalısın?
Var olan tüm maddeler için geçerli olan "Tanrısal Parça" düşüncesiyle aslında tarafımız çoktan belirlenmiş
"ben balçıktan bir insan yaratacağım; ona en uygun biçimi verip kendi ruhumdan kattığım zaman onun önünde yere kapanın!" SÂD 38:71
Tanrısal bir parçadan oluştuğumuza göre tanrısal özellikler taşımamızda mümkündür. Bu yazımda değinmek istediğim özellik ise bilinme arzusudur. Bir başkası tarafından bilinme, bilinmek için arzu edilebilir hale gelme arzusu. Alelade Dünya'ya biri gelir bir odada her yeri ezberler ve bir kez onu dışarıya attığınızda sürekli dışarı gitmek ister. Gezmek ister, bilinme arzusu ile oluşturulmuş bu evreni keşfetmek, birileri tarafından keşif edilmek ister çünkü kapının çıkışında onu sadece tabiat beklemeyecek, milyarlarca insan da bekleyecektir. İnsan insanı keşfetmelidir. Yüz hatlarını ezberlemeli, konuşmasını kulaklarına nakşetmeli, duygularını hissetmeli hatta kokusunu bir daha unutmamak için defalarca içine çekmelidir. İçimizdeki ruh depreştiğinde kimi zaman ayakkabılarımızı giyip yanlış şehirlere giden trenlere bineriz, bazense oturduğumuz yerde yanlış bir yazıyı okuruz doğru telkinlerle yanlış insana doğru istemeyerekte olsa adım adım koşarız. Nihayetinde biriyle tanıştığımızda bitmek bilmeyen, geceleri uyutmayan o ilk günkü yazışma aslında karşımızdaki kişiyi ezberleme sürecimizin en önemli adımıdır. Ve bir zaman sonra tamamen ezberlendiğinde biz artık yeni keşifler yapmak isteriz çünkü bu oda ezberlenmiş bu kapıdan bu kalpten çıkıp gitme farklı dünyalar farklı insanlar keşfetme arzusu yüreğimize nakşolmuştur.
Ezberlenme! yaşadığımız hayat birazda satranç gibi ikinci adımını kimse tahmin edemesin, farklı ol ama ruhsal anlamda, mutlu ol, yeni kitaplar, aşağıdaki videodaki kadar YEPYENİ insanlar tanı hatta bu insanlar o kadar yeni olsun ki doğum günleri bugün olsun; Benim gibi.. Çünkü seni tanıdıklarında yeniden doğacaklar.
Ve gülümsemeyi unutma :)
1 Kasım 2020 Pazar
Yanış
Hangi yaraya merhem olduğumu bilmeden
Daha siyah bulutlara yürüyorum
Gökyüzünde bir yerde
Canımın yanmasından hissediyorsundur
Sürekli birine çarpıyorum
Yıldırımlar düşüyor
dallarımın üzerine
Harlanıyor rüzgarla birlikte ateşim
Etrafım beyaz elbisesini giyerken
Kokunu arıyorum bu soğuk havada
Şu kar tanesi getirecek mi kokunu?
Ya yaprağı sıksam verecek mi gözlerinin rengini?
Ve bulutlar çekilse gülecek mi güneş senin gibi?
Bir adım daha atsam bitecek gibi arayışım
ama nereye gideceğimi bilemediğimden haykırışım.
Hadi, bir sokak lambası ol bu gece senden öğreneyim kar yağışını
Hadi bir rüzgar ol kar tanelerini dans ettiren
Bir güneş ol bu örtüyü nemlendiren
Bana bir sözcük ol yanışımı hissettiren
29 Ekim 2020 Perşembe
Karşıdan Karşıya
Bir akşamüstü ağlamak için bir mezar taşını seçenlere,
18 Ekim 2020 Pazar
Gazap Üzümleri'nden
"Herifleri minnet altında bırak. Bırak, zamanını alsınlar. Zamanını aldıklarını onlara unutturmamaya bak. İnsanlar genellikle iyidirler. Seni ziyana sokmak istemezler. Sen önce kendini ziyana soktur, sonra da sen onları ziyana sokarsın."
"Ve sen, senden daha iyi olan bir şeyi yok etmişsindir... Ve onu yok etmek seni sevindirmez, çünkü sen böylece, kendi içindeki bir şeyi de yok etmişsindir, artık onu yerine koyamazsın."