Tarihin en güçlü kraliçesi. Mısırın son firavunu. Yunannn, Yılannnn..
Özünde Yunan olan Mısır halkının da sorgusuz sualsiz oğlum biz esmeriz bu kadın beyaz bizden değil ama bizi yönetiyor demeyip cazibesine kapıldığı kraliçemiz tam 9 dilde ustaydı. Öyle ki kendinden önceki aile büyüklerinin aksine o bu 9 dil arasına antik Mısır dilini de eklemişti. Bu dili kullanarak yerli halkın içine giriyor onlarla konuşuyordu. Kleopatra'nın Babası Ptolemaus onun mısır halkından biriyle değil kendi soyundan olan kardeşleriyle evli olmasını istiyordu. Nitekim 12. kardeşiyle evli olan kraliçemiz mısır halkına gerçekten iyi bir refah sağlamıştı ve halkın sevgisini kazanmıştı. Zamanla sezarla dedikoduları çıktığı için Kleopatrayı 12. kardeşi suriyeye şutlamıştı. Ancak Kleopatra kadın kelimesinin vücut bulmuş hali olduğundan intikam için Sezar'ın da desteğiyle ona inanan bir grupla kardeşini katledip 13. kardeşiyle evlenerek tekrar Mısır'ın başına geçmişti. Bir tarafta roma ile birleşip dünyaya hükmetmek isteyen Kleopatra diğer tarafta içten içe Mısır'a hükmetmek isteyen askerlik yapmamasına rağmen efsane bir general olan Gaius Julius Caesar vardı. Burası uzun hikaye Kleopatra Sezar'ı kendine aşık etmişti ve gayri resmi bir ilişki yaşıyordu ancak iki tarafta birbirini aslında çıkarı için kullanmayı planlıyordu(iddia) ve burdan da gayriresmi bir çocuk(sezar isimli) meydana gelmişti.
Roma'da yönetim üç kişi ve yanlarında senax(yaşlılar) kelimesinden türeyen senato ile sağlanıyordu. Olağanüstü dönemlerde bir yönetici kendini diktatör ilan edip yönetimi ele alabiliyordu ancak sezar bu işin suyunu çıkarmıştı öyle ki bütün gücü elinde uzun süredir tutuyordu ve tutmaya devam etmek istediğinden son senatosunda hepimizin bildiği "sen de mi brütüs?" diyerek senato üyeleri tarafından aldığı bıçak darbeleriyle yaşamını yitirmişti.
Dedik ya Roma'da üçlü yönetim söz konusu. Bu olay sırasında bizim yakışıklı delikanlimiz Marcus Antonius da bu üçlü yöneticiden biriydi. Arkadaşımız rahat durmuyor ve hemen Mısır'a Kleopatrayı görmeye gidiyor. Aman kızımız bu arkadaşı öyle bir ağırlıyor ki bizimkinin ağzının suyu akıveriyor. Zaten hanımefendi kendini geliştirmiş kıvrak bir zekaya sahip üstüne bir de güzel olunca Marcus'un nabiz 180. İddialara göre Kleopatra ona güzel bir şarap ismarliyor ve tacından aldığı çiçeği şarabın içine atıyor. Tam Marcus bunu içecekken dur diyor. O çiçekte zehir var ben seni zehirleyebilirdim ama yapmadım.
Sağ ol ya!
Aslında burda senden hoşlandım sana güveniyorum imajı veren Kleopatra, Marcus'u adeta mest ediyor. Bu gelişmeler sonucunda Mısır'ın son firevunu Kleopatra ile bir ilişki yaşayan Marcus, Mersin Tarsus mu Mısır mı derken kendini gelin tarafının evinde buluyor. Marcus üçlü yönetimden biriydi hâliyle elindeki gücün bir kısmını Kleopatra ve onun zevklerine harcayınca halk isyan etti yönetim sıkıntıya girdi ve bu Marcus hain ilan edildi. Üçlü yönetimin diğer bir lideri Octavian Mısır'a bir savaş açınca Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı ve ikisi de farklı zamanlarda intihar etti. Sezar ölmüştü, Marcus Antonius ölmüştü ve geriye tek bir yönetici kalmıştı. Roma cumhuriyetten imparatorluğa bu adamla geçmişti ve tahta oturduğunda tarih sayfalarına romanın ilk imparatoru olarak yazılmıştı. Kendine Augustus ünvanını veren bu kişi üçlü yönetimin son adamı Roma'nın batısının hükümdarı Octavian'dan başkası değildi.